Severek Ayrılalım..

Gönderen: Poetik Kaos Kategori: Genel Yorum Yaz

Bundan 1 gün önce bana bu kavramı sorsaydınız, saçmaladığınızı söylerdim. “Seviyorum ama bitti”.
Belki bu cümleyi duyanınız çok oldu aranızdan. Mantıksız gelebilir. Seven insan ayrılır mı..? Seviyorsan biter mi..? Sevip de terk edenden nefret edilmez mi? Ama dün gece anladım ki olurmuş. Bunu anlayabilmem, çok sevdiğim bir kişinin düşünceleri sayesinde oldu. Bu cümleyi kuranların büyük çoğunluğu gibi o da bir bayandı. Fark ettiğim noktalardan birisi de buydu zaten.

Bu cümleyi genelde bayanlar kullanıyor çünkü bayanların düşünüş biçimleri erkeklere nazaran çok daha başka. Tanrı onlara hem birbirlerini hem de erkekleri anlayabilecek bir beyin vermiş. Kendilerine ait olan bir düşünüş biçimini, bir erkeğin anlaması imkansız oluyor bu yüzden. Sonra da klişe cümle geliyor “Erkekler, kadınların dillerinden anlamıyor!”

Haklılar… Ama görüyorum ki hâlâ bazılarında ümit var. Belki de anlayan birisi çıkar diye.. Gerçekten de karşılarına bayanları anlayabilen bir erkek çıkabilir. Düşük bir ihtimal ama bulursanız kaçırmayın derim.. Bir de zor bir durum var ki; neredeyse bayanların hepsi anlayışlı bir erkek aradıklarını söylüyor. Eğer etraflarında böyle birisi varsa da herkesin gözü olacaktır. O erkeği bulursanız, sakınınız! Zira nazara gelme ihtimali çok yüksek..

Dediğim gibi.. Bayanlar ve düşünüş biçimleri.. Anlaması gerçekten zor.. Ama onların da bir şeyleri fark etmesi lazım ki o da erkeklerin gayet yüzeysel olduğu gerçeğidir. Derine inmezler, zaten gerek de duymazlar.. Gerçekten gerek de var mıdır bilinmez.. Fakat kadınlar, erkeklerin onları anlayamayacakları gerçeğini kabul etselerdi dünya onlar için daha bir yaşanılır olacaktı. Çünkü bir kadın gerçekten sever ve gerçekten bağlanıp, gerçek aşkı bulduğunu düşünürse, gerçeklerden belli bir süre uzaklaşır. Ayakları yerden kesilmiştir ve sonunda aradığını bulduğunu düşünmeye başlamıştır.

Gün gelip de anlamaya başladıklarında gerçekleri, aslında Onun anlayışlı bir insan olmadığını görürler. “Neden beni anlamıyor?” sorusu gelir hemen ardından. Normali bence budur. Erkekler kadınları anlamaz. Dolayısıyla bulunan kişinin de aranılan kan olmadığı ortaya çıkar. Kimisi sevdiğinden bu durumu kabul eder, sineye çeker; kimisi ise çeker gider. Çekip gidilmesi daha bir mantıklıdır bence. Çünkü eğer o zat-ı muhtereme haddi bildirilmediği takdirde, o kişi daha da bu işi pişkinliğe vurarak görmezden gelecektir ve bir süre sonra anlaşılmayı bırakın, dikkate bile alınmadığınız hissi doğacaktır.

Bahsi geçen haddi bildirdiğinizde ise o erkek “pişmanlığın” ne demek olduğunu acı bir tecrübeyle sabit edecektir. Kuyruk acısı mı söz konusudur yoksa gerçekten yaptıklarından pişman mıdır? Bilemem ama acı kaçınılmazdır. Sevmeyen erkekleri kasdetmiyorum. Çünkü onların mevcut durum canlarına minnettir.
Fakat kadınlar erkekleri anlayabilir. Bunu pek istemezler çünkü tarih boyunca hiç bir erkek onları anlamamıştır ama o kapasite bir bayanda mevcuttur. Fakat her şey karşılıklıdır. (Platonik aşıkları tenzihen söylüyorum) Lakin duygusal ayrıntılara fazla önem veren bayanlar içinse bu çok daha zor olacaktır. Çünkü hiç bir zaman kendilerini, umursamaz ve yüzeysel bir yere koyamayacaklardır. Gerçek olanlar acıdır ki, erkeklerin çok çok çok büyük bir çoğunluğu yüzeysel ve umursamazdır.

Kapasitesi düşük olanın kapasitesi arttırılamayacağına göre yüksek olan düşük kapasitede çalışmalıdır ki senkron bozulmasın. Dolayısıyla bir erkekten talepler minimal düzeyde tutulmalıdır.. Fakat bir bayan diyebilir ki; “Ben tatmin olamadıktan sonra ne anlamı var ki?”. O zaman yapılacak bir şey yok aramaya devam edin. Fakat artık bir şeyler için geç olduğunu düşündüğünüz vakit aklınız bir yerlerde kalmasın. Şimdi elimde şu var ama beriki daha iyiydi. Keşke bu yerine o olmasaydı, demeyin.

Komik olan ise her iki tarafından kendilerini üstün görmesidir. İki taraf da kendilerini vazgeçilmez kabul eder. Edilmemelidir. Yârdan da geçilir, serden de.. Geçenler de tarih boyunca hep olmuştur. Bana kalsa iki tarafdan da vazgeçebilirim.. 

Farkında olunduğu üzere bu konu üzerinde daha milyonlarca bakış açısı ve fikir sahibiyim. Dolayısıyla uzatmak da istemiyorum. Yazdıklarım konusunda yanlış olduğunu düşünenler elbette olacaktır ki gerçekten de yanlış olabilirim. Ben sadece gözlemlediklerimden bahsettim ki hatalı şeyler gözlemlenmiş de olabilirim. Yorumlar olursa da yazın doğru mu yanlış mı hepimiz bilelim.. (:

………………………………………………..

Yarın Öğretmenler Günü.. Yayında ve yapımda emeği geçen bütün öğretmenlerimizin, gününü tebrik ederim.. Zannımca çekilmesi oldukça zahmetli bir çiledir bu meslek ve bu insanlar çile kısmına gözlerini yumarak topluma bir şeyler kazandırabilmek için kendilerini paralamaktadırlar. Ne diyelim..? Helal olsun..
Bir de şahsi bir sebepten ötürü keşke 24 kasım tarihi hiç gelmeden, hayat 25 kasım olarak devam etseydi.. 21,22,23,25,26 gibi..

Herkese yaptığı işlerde kolay gelsin.. İş yapmadıklarını sananlara da bir çift lafım var: “Aslında yaşamak, bir insan için yapılabilecek en büyük iştir.”

Oğuzhan..

Yorum Yaz